Kur'an'da Dünya Düz Mü ?
Ateistler vb kişiler tarafından Kur’an’da Dünya’nın düz
olduğunu söylüyorlar. Ateistler’in kullandıkları ayetler şunlardır;
Hicr 19: Yeri de yaydık, ona sabit dağlar yerleştirdik ve
orada ölçülü (bir biçimde) her şeyi bitirdik.
Yukarıdaki ayete göre Dünya’nın düz olduğunu söylüyorlar. Bu
ayetin meali yanlış çevrilmiştir. Ayette “sabit dağlar” kelimesi geçmemektedir.
Ayetin Arapçasında “ravasiye” kelimesi geçmektedir. “Ravasiye” kelimesi “sağlam
dağlar” demektir. “Yaydık” kelimesinin
Arapçası “mededneha” kullanılıyor. “Mededneha” birçok anlama gelmektedir. Hicr
19.ayette “Mededneha” kelimesini “yaydık” diye çevrilmesi yanlıştır.
“Mededneha” kelimesi “genişletmek” anlamınada gelmektedir.
Ayetin doğru meali şudur:
Hicr 19: Yeryüzünü genişletip içine sağlam dağlar
yerleştirdik ve orada her şeyi mükemmel bir ölçüye göre bitirdik.
Şems 6: Yere ve onu yayıp döşeyene andolsun.
Yukarıdaki ayette “yaydık” kelimesinin Arapçası
geçmemektedir. Ayette “dehaha” kelimesi
geçmektedir. “Dehaha” kelimesi “devekuşu yumurtası/yuvarlamak” gibi anlamlara
gelmektedir. Ayetin gerçek meali şudur:
Şems 6: Yere ve onu yuvarlayıp döşeyene,
Yasin 40: Ne güneş aya yetişebilir, ne de gece
gündüzü geçebilir. Her biri bir yörüngede yüzmektedir.
Bu ayette Ateistler, Güneş ve Ay, Dünya’nın etrafında
döndüğünü zannediyorlar. Nasa’nın sitesine baktığınız zaman Güneş’in Samanyolu
Galaksi’sinde Yörüngesi olduğu geçmektedir. Güneş’in Samanyolu Galaksi’sinde
yörüngesi vardır. Bu ayette Güneş ve Ay’ın, Dünya etrafında döndüğü yazmamaktadır.
Rad 13: O, yeri yayıp döşeyen, orada dağlar, nehirler
meydana getiren, orada her türlü meyveden (erkekli-dişili) iki eş yaratandır.
O, geceyi gündüze bürüyor. Şüphesiz bunlarda, düşünen bir kavim için (Allah’ın
varlığını gösteren) deliller vardır.
Yukarıdaki ayette “medde” kelimesi geçmektedir.
“Medde” kelimesinin “genişletmek” anlamı vardır. Bu ayette “yaydı” yerine
“genişletmek” kelimesini kullanması daha doğru olur. Yukarıdaki ayette
“ravasiye” kelimesi geçmektedir. “Ravasiye” kelimesi “sağlam dağlar” anlamına
gelmektedir.
Naziat 30: Ardından yeri düzenleyip döşedi.
Bu ayette
“dehaha” kelimesi geçiyor. Bu kelime “yumurta, yuvarlayıp” gibi
anlamlara gelmektedir. Bu ayetin meali
şöyle olması gerekir;
Naziat 30: Ve yeri de yumurta biçimine soktu.
Gaşiye 20: Yeryüzüne bakmıyorlar mı, nasıl
yayılmıştır.
Yukarıdaki ayette “yaymak” kelimesi geçmemektedir.
Ayette “döşemek” kelimesi geçmektedir. Ayette “sutihat” kelimesi geçiyor ve
“döşemek” anlamında geçmektedir. Ateistler, “döşemek”
geçince “düz Dünya” anlıyorlar. Kur’an’da Şems 6.ayette “yuvarlak olarak
döşedi” kelimesi geçiyor. “Döşemek” kelimesi “düz Dünya “ anlamına gelmez.
Rahman 33: Ey cin ve insan toplulukları! Göklerin ve
yerin uçlarından bucaklarından geçip gitmeye gücünüz yeterse geçip gidin. Büyük
bir güç olmadıkça geçip gidemezsiniz.
Yukarıdaki ayette
“aktar” kelimesi geçiyor. “Aktar” kelimesi “çap” demektir.
Yukarıdaki ayette “Dünya’nın kutur/çap/yuvarlak şeklinde “ olduğunu söylüyor.
Taha 53: "Rabbim, yeryüzünü size beşik yapan,
orada size yollar açan ve size gökten yağmur indirendir." Böylece onunla
sizin için yerden türlü türlü bitkileri çift çift çıkardık.
Yukarıdaki ayette “mehden” kelimesi geçiyor. “Mehden”
kelimesini “beşik” diye çeviriyorlar. “Mehden” kelimesi “gelişmenin başlangıcı,
bir şeyin başladığı yer” gibi anlamlara da gelmektedir. Yukarıdaki ayette
“gelişmenin başlangıcı/bir şeyin başladığı yer/yaşanılabilir hale soktu” gibi
anlamlar verilmesi daha doğru olur. Yukarıdaki ayette “beşik” anlamı verildiği
zamanda “Dünya’nın düz olduğu” anlamına gelmez. Dünya’da sarsıntılar olduğu
için Allah, Dünya’yı “beşik” benzetmesi yapabilir. Hatta Kur'an'da Dünya için evvel(başlangıç) kelimesi kullanılır. (93:4)
Zuhruf 10.ayet: O, yeryüzünü sizin için beşik yaptı. Orada
yollar yaptı. Umulur ki hidayete eresiniz.
Yukarıdaki ayette “mehden” kelimesi kullanılıyor. “Mehden”
kelimesi “gelişmenin başlangıcı, bir şeyin başladığı yer” gibi anlamlarada
gelmektedir. Yukarıdaki ayette “gelişmenin başlangıcı/bir şeyin başladığı
yer/yaşanılabilir hale soktu” gibi anlamlar verilmesi daha doğru olur.
Yukarıdaki ayette “beşik” anlamı verildiği zamanda “Dünya’nın düz olduğu”
anlamına gelmez. Dünya’da sarsıntılar olduğu için Allah, Dünya’yı “beşik”
benzetmesi yapabilir.
Nuh 19: 'Allah, yeri sizin için bir sergi yaptı.'
Yukarıdaki ayette “bisaten” kelimesinin “sergi,
yaygı” olarak çeviriyorlar. Yukarıdaki ayette “bisaten” kelimesi “genişletmek”
anlamına da gelmektedir. Yukarıdaki ayeti “sergi, yaygı” anlamı değil de
“genişletmek” anlamı verilmesi daha doğru olur. Ayetin meali şöyle olması
gerekir:
Nuh 19: Ve Allah, yeri sizin için genişçe yaptı.
Kaf 7: Yeryüzünü de yaydık ve orada sabit dağlar
yerleştirdik. Orada her türden iç açıcı çift bitkiler bitirdik
Yukarıdaki ayette “medednaha” kelimesi geçiyor.
“Medednaha” kelimesi birçok anlamlara gelmektedir. “Medednaha” kelimeside
“genişletmek, döşemek” gibi anlamına
geliyor. Bu ayette “yaydık” yerine “genişletmek/döşemek” anlamını kullanmaları
daha doğru olur. Ateistler, “döşemek”
geçince “düz Dünya” anlıyorlar. Kur’an’da Şems 6.ayette
“yuvarlak olarak döşedi” kelimesi geçiyor. “Döşemek” kelimesi “düz Dünya “
anlamına gelmez.
Zariyat 48: Yeri biz döşedik; ne güzel döşeyiciyiz.
Yukarıdaki ayette “döşemek” kelimesi “düz Dünya”
anlamına gelmez. Kur’an’da Şems 6.ayette “yuvarlak olarak döşedi” kelimesi geçiyor.
“Döşemek” kelimesi “düz Dünya “ anlamına gelmez.
Rad 41: Yeryüzünün uçlarından eksilttiğimizi
görmüyorlar mı? ALLAH hüküm verir ve O'nun hükmünü izleyip çevirecek de yoktur.
O, en hızlı hesaplıyandır.
Yukarıdaki ayette “uçlarından eksilttiğimiz” kelimesi
“düz Dünya” anlamına gelmez. Nasa’nın verilerine göre, Dünya’nın ekvator
yarıçapı 6378,5 km. iken kutuplardan yarıçapı 6357 km.dir. Bu yaklaşık % 0,3’lük bir fark demektir. İşte ayet-i
kerimedeki “uçlarından eksiltiyoruz” ve “uçlarından noksanlaştırıyoruz”
ifadeleriyle kutuplardaki bu basıklığa işaret edilmiştir. Ayrıca şu noktaya da
dikkat çekiyoruz ki: Ayet-i kerimede “eksilttik” ifadesi yerine “eksiltiyoruz”
ifadesi kullanılmıştır.
Bu ifadeden anlıyoruz ki, eksiltilme hâlâ devam etmektedir.
Eğer ayet-i kerimede “eksilttik” denseydi, Dünya’nın ilk günden itibaren
bugünkü şeklinde yaratıldığını anlayabilirdik. “Eksiltiyoruz” ifadesi ise, bir
süreç sonunda oluşumu anlatmaktadır. Yani eksiltilme hâlâ devam etmektedir.
Kur’an’ın bu ayetinden çıkan şu iki nokta, Dünya’nın yaratılışıyla ilgili
bulgularla tam uyum içindedir:
1- Dünyanın uçlarından eksilme olmuştur. Gerçekten de
Dünya kutuplardan basık, ekvatorda ise şişkindir. Ve bu eksilme ayet-i
kerimelerde ifade edildiği gibi hâlâ devam etmektedir.
2- Dünya ilk oluşum anında şu andan farklıydı.
Zamanla bir süreç sonunda uçlarından eksilme olmuştur. Bu, Dünya’nın kendi
ekseni etrafında dönmesiyle gerçekleşmiştir.
Kur’an’ın incelediğimiz ayet-i kerimelerinden çıkan
bu sonuç da bilimsel bulgularla tam bir uyum içindedir. Ayet-i kerimelerde bu
noktaların dışında başka bilimsel gerçeklere de işaret edilmiştir.
Bunlardan biri, Dünya’nın dönüşü ile beraber
Dünya’nın etrafında az da olsa sürekli bir madde kaybının olduğudur. Ayet-i
kerimelerdeki “ eksiltiyoruz” ve “noksanlaştırıyoruz” ifadeleri, Dünya’nın
etrafındaki bu madde kaybına işaret etmektedir. Bilim adamları, Kur’an’ın bu
işaretini de doğrulamış ve az da olsa Dünya’nın etrafından sürekli bir madde
kaybı oluştuğunu kabul etmişlerdir.
Yine bu ayet-i kerimler, bir başka yönden de
yeryüzündeki karaların azalmasına bakmaktadır. Manhattan’da bir Nasa araştırma
merkezi olan Goddard Uzay Bilimleri Enstitüsü’ndeki bilim adamları,
kutuplardaki buz tabakalarının erimesiyle Okyanuslardaki deniz suyu seviyesinin
yükselmekte olduğunu keşfettiler. Artan su miktarı ise daha fazla karayı
kaplamaktadır. Deniz kıyıları sular altında kaldıkça, yeryüzünün toplam
yüzölçümü veya kara miktarı da azalmaktadır. Demek, ayet-i kerimelerdeki “
eksiltiyoruz” ve “noksanlaştırıyoruz” ifadeleri, deniz kıyılarının sularla
kaplanmasına ve yeryüzündeki karaların azalmasına da işaret etmektedir.
Bakara 22: O ki sizin için yeri bir döşek, göğü de
bir bina yaptı ve gökten su indirip onunla size rızık olarak çeşitli ürünler
çıkardı. O halde, Allah'a bile bile eşler koşmayın.
Yukarıdaki ayette “döşek” kelimesi geçtiği için
“Kur’an’da Dünya düz” demektedirler. Ayetin Arapça’sında “firaş” kelimesi geçer
ve “şilte” anlamına da gelir. Şilte: oturulmak için yapılmış. Şilte kelimesi bu
anlama gelir. Ayettede bundan bahsediyor. Yani Allah ayette “yeri oturulabilir
hale getirdi.” Demektedir. Mecazi olarak "firaş" kullanıyor. Ayetin gerçek meali şudur:
Bakara 22-O, yeryüzünü sizin için oturulabilir hale getirdi
ve göğü de bir yapı kıldı. Gökten su indirdi ve onunla rızık olarak size
çeşitli ürünler çıkardı. Bile bile ALLAH'a eşler koşmayın.
Kur’an’ı Kerim’de Dünya Yuvarlaktır.
Rahman 33: “Ey cin ve insan topluluğu! Göklerin ve
yerin kuturlarından/çaplarından geçmeye gücünüz yetiyorsa haydi çıkın.
Çıkamazsınız, ancak bir imkan ile çıkabilirsiniz.”
Naziat 30: Ve yeri de yumurta biçimine soktu.
Araf 97-98: Ülkelerin halkları, azabımızın geceleyin
onlar uyurlarken kendilerine gelmeyeceğinden emin mi oldular? Ülkelerin
halkları, azabımızın gündüzün onlar oynarlarken kendilerine gelmeyeceğinden
emin mi oldular?
Saat aniden gelecek ve geldiği zaman Dünya’nın bir
tarafında gündüz, öbür tarafında gece olacaktır. Bu da küre şeklinden başka bir
şey değildir.
Zümer 5: Gökleri ve yeri gerçek ile yarattı. Geceyi
gündüzün üzerine yuvarlar ve gündüzü de gecenin üzerine yuvarlar. Güneşi ve ayı
da emri altına sokmuş ve onların her biri belli bir süreye kadar akıp
gitmektedir. Kesinlikle, O Üstündür, Bağışlayandır.
Bu ayetteki “sarmak” olarak çevrilen kelimenin aslı,
Arapça’daki “yükevviru” kelimesidir. Bu kelime, dilimizdeki “küre” kelimesi ile
aynı kökten geliyor olup, Arapça’da yuvarlak bir nesne üzerine bir başka
nesneyi sarmak anlamında kullanılır. Örneğin; başa sarık sarma fiili
“yükevviru” ile ifade edilir. Seçilebilecek onca kelime arasından bilhassa
“yükevviru” kelimesinin seçilmiş olması, Dünya’nın yuvarlak olduğunu söylüyor.
Yorumlar
Yorum Gönder