Kur'an'da Kurban Kesmek Var Mıdır?

Yaklaşık 1400 yıldır Müslümanlar, Allah'ın emri diye kurban kesmektedirler. İnşallah bu yazımda Kur'an'da kurban ayetleri üzerine düşüneceğiz. Bu yazımda sadece Kur'an ayetlerinden değil klasik tefsir kitapları bu konuda hangi görüş bildiriyor, onlara bakacağız. Şahsi olarak kurban kesmek diye bir ibadet olduğunu ben Kur'an'da görmüyorum. Tamam biliyorum şu an bana Kevser suresi diyeceksin. Sabırlı ol ve yazıyı okumaya devam et. Hadi başlayalım.


Kevser suresinden başlayalım. Her zaman ki gibi önce geleneksel meali veriyorum:

1-Şüphesiz biz sana Kevser'i verdik.

2-O halde, Rabbin için namaz kıl, kurban kes.

3-Doğrusu sana buğzeden, soyu kesik olanın ta kendisidir.

Yukarıdaki meal, geleneksel meal ve herkesin bildiği şekilde çeviridir. Kurban kelimesi zaten Arapça bir kelimedir ve manası yaklaşmak demektir. Bu sebeple kurban kes diye çevirmek Arapça diline uygun değildir. Bunların kurban kes diye çevirdikleri kelime nahr kelimesidir. İnşallah klasik Arapça lugat kitaplarında bu kelime hangi anlamlarda kullanıldığını göreceğiz.  



İbni Sida'nın kitabından alıntı yaptım: Nahr: Göğüs, kolyenin takıldığı yer.





                                               Nahr: Elini Yukarı kaldırarak tekbir getirmek. 


Nahr: Kurban

Abdullah'ın mushafında 2:71 ayetinin en sonunda nahr kelimesi varmış. 2:71-Onu nahr ettiler. Neredeyse bunu yapmayacaklardı.


Gördüğünüz gibi nahr kelimeleri lugat kitaplarına göre bu anlama gelir. Bana göre göğüs/kolye takılan yer dışında verilen bütün anlamlar uydurmadır. Zaten göğüs dışındaki bütün anlamları rivayet ve tefsir kitaplarına göre veriyorlar. Rivayet kitaplarına ne kadar güvenilmez olduğunu hepimiz biliyoruz. Ayrıca nahr kelimesinden türetilmiş kelime olan menhar kelimesi vardır o da boğaz demektir. Yani demek istediğim bu kelime göğüs bölgesini ifade etmek için kullanılıyor. Burada şahsi olarak mecazi ifadeyle Allah'a yönelmekten bahsedildiğine inanıyorum. 



Kur'an'da hayvan kesmek için  هلل, ذَبَحُ kelimeleri kullanılır. Kurbanlık hayvan için de هَدْيًا, بُدْنَ kelimeleri kullanılır. Bu ayetlere bakabilirsiniz: 5:95-2:71-5:03-22:36. Eğer Allah, Kevser suresinde hayvan kesmekten bahsetseydi bu kelimeleri kullanırdı, kolye takılan yer anlamına gelen kelime kullanılmazdı. 


Şimdi de klasik tefsir kitaplarına bakalım: 

1-) Esbağ İbn Nebâte de, Hazret-i Ali (radıyallahü anh)'nin şöyle dediğini rivayet etmiştir: "Bu sûre nazil olunca, Hazret-i Peygamber, Cebrail'e, "Rabbimin bana emrettiği bu boğazlama, bu nahîre, "boğazlama" değildir. Ne var ki, Cenâb-ı Hak sana, namaza başladığın zaman, ellerini kaldırmanı, tekbir aldığında, rükûya gittiğinde, başını rükûdan kaldırdığında ve secde ettiğinde, ellerini kaldırmanı emrediyor. Çünkü bu, bizim, hem de yedi kat gökteki meleklerin namazıdır. Her şeyin bir süsü vardır. Namazın süsü de, her tekbir almada elleri kaldırmaktır.." buyurdu. (Fahreddin Razi) 

Razi'de geçen hadis rivayetine göre Nebi bu ayeti hayvan kesmek olarak değil, namazda ellerini kaldırıp tekbir getirmek olarak anlamış. Tabi ki Nebinin böyle anladığına dair kanıtımız yok. Benim burada amacım hadis/tefsir kitaplarının bu konu hakkında çelişki içinde olduklarını göstermektir. 

2-)Ali ibn Ebî Tâlib'in, bu ifadeyi, "namazda iken elleri göğüs (en-nahr) üzerine koyma olarak" diye tefsir ettiği ve "Namazdan önce elleri kaldırmak, sığınanın ve ücret taleb edenin; onları nahr (göğüs) üzerine koymak ise, huzû ve huşu içinde olan kimsenin adetidir" dediği rivayet edilmiştir.

3-) Atâ, "Bunun manası, "nahr"ın, göğüsün gözükünceye kadar iki secde arasında otur..." şeklindedir" demiştir.

4-) Dahhâk ve Süleyman et-Teymî'nin şöyle dedikleri rivayet edilmiştir: "Bu ifadenin manası, "İki elini, dua ederken, göğüs hizana kaldır" şeklindedir."

5-) Vahidî şöyle demektedir: "Bütün bu görüşler aslında, "göğüs" anlamına gelen "en-Nahr" kelimesine varıp dayanmaktadır. Çünkü devenin kesileceği yere, "en-Nahr" denilmektedir. Zira devenin boğazlanma yeri, göğsündedir. Onun boğazı, göğsün en üst tarafından görülür. O halde, buradaki "en-nahr" kelimesinin anlamı, göğüse dokunmaktır. Nitekim başa ve karna dokunulduğunda, ve denilir.

Yukarıdaki tefsir kitaplarından yaptığım alıntıya göre birçok kişi ayeti kurban kes olarak anlamamışlar. Hatta hadise göre Peygamber de kurban kes olarak anlamamış. 


Bu tefsir kitabındaki alıntıyı gösterme amacım bu kitaplardan hikmet beklenilmeyeceği ve kendi aralarında bile ihtilaflı olduklarını göstermektir. Şimdi yine Kur'an'a gelelim ve hangi durumda Kurban kesmemiz gerektiğini görelim. Bunun hakkında ayet 5:95 ayetinde zikredilmiştir. 



5:95-Ey iman edenler, ihramlı(yasaklı) iken av hayvanlarını öldürmeyin. Sizin içinizden kim bilerek onu öldürürse, içinizden iki adil kişi hüküm vererek benzer olan kurbanlık hayvanı Kabe'ye ulaştırmaktır. Ya da günahlarının bağışlanması için yoksulları doyuracak ya da buna denk olarak şekilde oruç tutacak. Böylelikle yaptığı şeyi tatmış olur. Allah geçmiştekileri affetmiştir. Kim bundan sonra haddi aşarsa Allah ondan intikam alır. Allah çok Yücedir ve İntikam sahibidir.


Yukarıdaki ayetten apaçık anladığımız şudur: İhramlı iken av hayvanını öldürürsen ceza olarak Kabe'ye kurban gönderiyorsun. Ya 10 gün oruç tutacaksın ya da fakirleri doyuracaksın. İşte mübin(apaçık) olan kitap bunu bizi bildiriyor. 10 gün oruçta 2:196 ayetinde bildirilmiştir. Kendisini tefsir eden muhteşem bir kitap. 


22:37-Etleri ve kanları Allah'a ulaşmaz. Ancak sizin takvanız Allah'a ulaşır. Sizi hidayeti ilettiği için Allah'ı tekbir edesiniz diye onları size boyun eğdirdi. İyi insanlara müjdele. 


Sonuç olarak Kur'an'da kurban kesmek vardır ama ibadet değildir. Allah'ın insanları bahşettiği et nimetini yemek için kurban kesebilirsin bunda hiçbir sorun yoktur.(22:36-34) Ancak kurban kesmek sanki Allah'ın emri gibi sunmak şeytanlıktır ve Allah'a iftira atmaktır. 


 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

ZİNA

Nisa/Kadın Suresi 34.ayet (4:34)