Liberalizm Nedir?

Türkiye’de liberalizm ne yazık ki bilinmiyor. Türkiye’deki liberallerin sayısı azında azı. Türkiye’yi ne yazık iki akım yönetti; muhafazakar/milliyetçi ve atatürkçü/kemalist ideolojiler Türkiye’yi yönettiler. İki akımdan da Türkiye’ye fayda gelmez. Çünkü iki akımda da şeytani görüşler hakim. X görüş iktidara geliyor, kendisine karşıt görüş olan Y görüşü hapse atıyor. Y görüş hakim oluyor, X görüşe sahip olanları hapse atıyor. Laiklik adı altında zulümler yapıldı. Şimdi de “İslam” adı altında zulümler yapılıyor. Türkiye bu kısır döngüden çıkması için liberal politikalar uygulanması gerekir. Başta Kürt sorunu olmak üzere Türkiye’deki sorunları çözecek olanda liberal politikalardır. Solcular, özgürlükçü/hukuk devleti gibi şeyler söylerler ama solculuğun ilkelerinde böyle bir şey yok. Solcular, solculuğu bilmiyor. Solculuk: Her şeyi devlet yönetsin düşüncesine sahiptir. Bu sebeple solculukta özgürlük olmaz. Solculuk ideolojisine bağlı yönetilen ve özgür olan bir ülke var mı? Yok! Özgürlüğü ancak liberal politikalarda sağlarsınız. Liberalizmin 5 temel ilkesi mevcut:


•Temel Hak ve Özgürlükler

•Hukuk devleti

•Serbest Piyasa (Ekonomik liberalizm)

•Sınırlı Devlet

•Bireycilik

 

Temel Hak ve Özgürlükler

Liberalizm topluma her türlü özgürlüğü vermektedir. İfade özgürlüğü, düşünce özgürlüğü, protesto özgürlüğü ve toplanma özgürlüğü gibi birçok özgürlüğü verir. Özgür olan bir toplumda her türlü düşünce ifade edilir ve gerçek ile yanlış ortaya çıkar. Görüşleri yasaklayarak hiçbir yere varamazsınız. Türkiye'de ne yazık ki özgürlük sorunu var. Türkiye'de hakaret cezasının kesinlikle kaldırılması gerekir. Hakaret cezası, özgürlüğün önünde engeldir.

Mustafa Kemal’e laf atılıyor, Atatürkçü kafa: “Hemen hapse atalım.” Anti Kemalistler: “İfade özgürlüğü.”  “Cumhurbaşkanına” laf atılıyor, yandaş kafa: “Hemen hapse atalım. Çobanımıza(rai) nasıl laf atarsın?” Bu sefer Atatürkçü kafa: “Nerede özgürlük?” Türkiye aynen böyle. Buradan çıkan sonuç: Türkiye’deki insanlar kendileri için özgürlük istiyorlar. Bana dokunmayan yılan 1000 yıl yaşasın mantığı ile hareket ediyorlar. Aslında özgürlük herkes içindir. Özgürlük azınlığın korunmasıdır. Özgürlük, Mustafa Kemal’i alkışlamak değil eleştirmektir. Özgürlük, “Cumhurbaşkanını” alkışlamak değil eleştirmektir. Dünya’da özgürlük endeksi mevcut. Türkiye ne yazık ki özgür olmayan (not free) ülkeler kategorisinde yer alıyor. (https://freedomhouse.org/explore-the-map?type=fiw&year=2021)

 

Hukuk Devleti

Hukukun üstünlüğünün sağlanması gerekir. Türkiye'de hukuk ihlal edilmektedir. Hukukun üstünlüğüne sağlarsanız sosyo-ekonomik olarak toplumda kalkınma olur. Hukuk devleti: İnsan haklarına sonuna kadar bağlı, bu hakları koruyucu adaletli bir hukuk düzeni kurup sürdürmekle kendisini yükümlü sayan, bütün etkinliklerinde hukuka ve anayasaya uyan, işlem ve eylemleri bağımsız yargının denetimine bağlı olan devlet demektir. Mesela anayasasının 12.maddesine göre özgürlükler olması gerekir. Raporları baktığımız zamanda Türkiye’de özgürlüğün olmadığını görüyoruz. Buradan çıkan sonuç: Türkiye anayasaya uymuyor. Yani hukuk devleti değiliz. Dünya’daki anayasaların %90’nı aynı. Her anayasa özgürlük vaat ediyor ama gerçeğe baktığımızda ise birçok ülkede özgürlük yok. Mesela Kuzey Kore’nin anayasasının 2.maddesine özgürlük vaat ediyor. Gerçekte ise Kuzey Kore’de özgürlük yok. Buradan çıkan sonuç: Önemli olan anayasa yapmak değil, anayasaya uymaktır. Yani hukuk devleti olmak. Liberalizminde 2.ilkesi hukuk devleti olmasını söylüyor. Hukuk devleti olan ülkelerin halkı mutludur. Hukukun üstünlüğü endeksi: (https://www.theglobaleconomy.com/rankings/wb_ruleoflaw/)

Serbest Piyasa

Ekonomiyi yeterince bilmeyen insanlarla anlaşamadığımız konunun başında serbest piyasa gelir. Türkiye’deki insanlar serbest piyasaya öcü gibi bakılıyor. Bunun sebebi toplumun devletçi kafaya sahip olmasıdır. Kapitalizm ile ahbap-çavuş kapitalizmi birbirine karıştırılıyor. Hukuk devleti olmayan yerde ahbap-çavuş kapitalizmi olur. Bak: Türkiye. Serbest piyasasında kendi içinde ilkeler vardır; rekabet endeksi, mülkiyet hakkı, iş yapmak kolaylığı gibi ilkeleri vardır. Serbest piyasanın kendi içinde ilkeleri doğru bir şekilde uygulayan ülkeler gelişmiş ülke olur. Bu endekslere lütfen bakınız:

Rekabet endeksi: (https://www.theglobaleconomy.com/rankings/davos_competitivenes_new_measure/)

Mülkiyet hakkı:

(https://www.theglobaleconomy.com/rankings/herit_property_rights/)

İş yapma kolaylığı:

(https://www.theglobaleconomy.com/rankings/herit_business_freedom/)

Ekonomik özgürlükler endeksi:

(https://www.theglobaleconomy.com/rankings/economic_freedom/)

Yukarıdaki endeksleri dikkatlice göz gezdirdiğiniz zaman serbest piyasayı doğru uygulayan ülkelerin hepsi gelişmiş ve refah seviyesi yüksek ülkeler. Dünya’da devletçi ekonomiyle gelişen ve ayakta kalan bir ülke yok. Çünkü devletçi ekonomide rekabet olmaz, en fazla memur olursunuz. Girişimcilik ruhu yoktur. Devletçi ekonomiler sosyo-ekonomik olarak kalkınmamıştır. Örnek olarak; Kuzey Kore, Vietnam ve Küba. Bunlar devletçi ekonomik modele sahipler; bunların hangisi gelişmiş ve kalkınmış? Hiçbiri. Mesela iki tane baklava üreten şirket olsun. X şirketi, devlete ait. Y şirketi de özel sektöre ait olsun. X ve Y şirketi de aşırı kötü baklava üretiyor, alan insanlar aldıklarına pişman oluyorlar. X ve Y şirketi zarar eder. X şirketi yani devlete ait olan, zarar ettiği zaman, zararını kapatmak için vergilere yüklenecek. Halktan aldığı vergilerle, zararını kapatacak. X şirketi kötü baklava üretiyor, zarar ediyor ve zararını da vergilerle kapatıyor. Hatta X şirketinde çalışan personellerinde maaşı vergilerle ödeniyor. Y şirketi yani özel sektöre ait olan da zarar etti. Zararını kendi cebinden karşılar. Y şirketinde çalışan personellerin maaşını kendi cebinden verecek. Y şirketi bir daha zarar etmemek için kötü baklava üretmez ve kaliteli baklava üretir. X şirketi de zaten vergilerle zararını kapattığı için, zarar yapması hiç umurunda olmaz. Bu örnek yeter. Devlet, rekabetin önüne engeldir. Devlet ile rekabet edilemez. Devletçi ekonomide finansmanı nasıl sağlayacaksınız? Çünkü üretim yapabilmenin 4 temeli vardır: Toprak, sermaye, girişimcilik ve emek. Devletin sermayesi vergi olduğu için ve üretim yapabilme için sermaye gerekir. Ne kadar vergi o kadar sermaye. Üretim yapabilmek için vergilere mi yükleneceksiniz?  Bu sefer halk fakirleşir. Yoksa üretim/tüketim tesislerini yeterli sayıda yapmayacaksınız. Bu sefer istihdam olmaz. Yine fakirleşirsiniz. Kısacası devletçi ekonomi hiçbir işe yaramaz. Özelleştirmenin birçok faydası mevcuttur:

•Bütçe üzerinde yükünü azaltır ve mali disiplin sağlanır.

•Mali disiplin sağlanacağı için uzun vadede vergi oranlarda düşme olur.

•Enflasyon ve faizlerde düşme olur.

•Kamunun borçlanma ihtiyacı azalır ve piyasada daha fazla para olacağı için o paralar özel sektöre geçer ve yeni yatırımlar oluşur. Bu da işsizliği düşürür. (crowding in effect)

•Uzun vadede, bütçede faiz yükü azalır. Yeni borçlanmalar olmaz ya da az olur.

•Kamu borcu/gsyh oranı düşer. Kredi notların yüksek olur. Bu da yabancı sermayeyi ülkeye yatırım yapmasını sağlar.

•Özelleştirmeden kazanç elde edilir.

•Kısa vadede belki işsizliği yükseltse de uzun vadede işsizliği düşürür.

 

Dünya’da devletçi ekonomiyi bırakıp gelişen ülkeler mevcut: Güney Kore, Singapur ve Çin. Singapur’da hukuk endeksinde iyi durumda ama sivil özgürlüklerde sorunları var. Ama ekonomik özgürlükler konusunda çok iyi. Güney Kore 1980 yılından sonra liberal politikalar uygulayarak hem sivil özgürlüklerde hem de ekonomik özgürlükler konusunda gelişme sağladılar. Çin ise sadece ekonomik liberal politikalar uyguladı.

Kapitalizmin reforme edilmesini savunuyorum. Gelir dağılımı ve çevre konusunda daha duyarlı olması gerekir. Bunun için politikalar uygulanması gerekir.

 

Sınırlı Devlet

Devlet kesinlikle sınırlı olacak. Devlet her işe el atarsa aynı Kuzey Kore gibi olursunuz. Kuzey Kore devleti çok büyük. Medya, ulaşım, ekonomi, eğitim, sağlık gibi konularda söz sahibi. Tabi ki bunlarda çalışan insanlar var. O insanların maaşını ödemek için halktan vergi toplayacak. Devlet ne kadar büyük olursa vergilerde o kadar büyük olur. Vergilerin büyük olması halkın fakirleşmesi demektir. Devlet sınırlı olursa, vergilerde düşük olur ve halk zenginleşir. Devleti sınırlı yaptığınız zaman devletin finansman ihtiyacı azalacak ve vergiler düşecek.  Mesela Singapur'da vergiler düşük ve insanlar refah içinde. Singapur’da vergi gelirinin/gsyh oranı %13. Çok düşük. Bu da Singapur’u yatırım yapmak için cazibeli kılıyor. Singapur’a yıllık net 70 milyar dolar doğrudan yabancı sermaye geliyor. Bu sebeple Singapur’da işsizlik inanılmaz düşük. Devleti büyük olan Kuzey Kore'ye bakın. Devleti sınırlandıran ülkelere bakın. Devlet büyük olursa, özgürlük falan olmaz. Türkiye’deki devlet büyük olduğu için zaten özgürlükler yok.  Devlet güvenlik, adalet gibi şeylerden sorumlu olacak. Piyasaya karışmayacak. Sadece tekelleşme unsurlarını karşı çıkacak. 

Eğitim ve sağlığında özel sektör yönetmesi gerekir. Vahim bir hata olan: "Devletin verdiği eğitim ve sağlık ücretsizdir." Sözü çok yanlış. Devlet eğitim verebilmek için 120 milyar lira vergi topluyor. Bunu halktan topluyor. Aile başı 6 bin TL yapar. Devletin verdiği eğitimde kalitesiz. Özel sektör yönetirse hem kalite olur hem de rekabet gücü ile fiyatlar daha düşük olur. Devlete vereceğimiz 120 milyar lira cebimizde kalır. Bunu ya harcarız; böylelikle piyasa canlanır. Ya da bankaya yatırırız; böylelikle de başka kişilere kredi olarak geri döner. İki türlü de insanlığın faydasına. 

Devletin sağlık harcaması 70 milyar tl. Aile başı 3500 TL yapar. Devletin verdiği sağlığın iyi olmadığını biliyoruz. Özel sektör daha iyi yapar. 70 milyar TL cebimizde kalır. Fakir insanlara ise devlet sosyal yardım ile destekleyecek. Devletin bizden aldığı vergilerin bir kısmı fakir insanların sosyal yardımına gider ve onlarda eğitim ve sağlık hizmetlerini alırlar. Böylelikle eğitim ve sağlığa yaklaşık 200 milyar lira vergi verilmez ve az verdiğimiz vergi ile sosyal yardım yapılır. Sonuçta az vergi vereceğimiz için hem daha zengin oluruz hem de özel sektöre devredeceğimiz için kaliteli hizmet alacağız. 

Bireycilik

Birey özgür olacak. Sosyo-ekonomik-dini özgür olacak. Örnek olarak ebeveynler, çocuklarının düşüncelerini/dinlerini belirlemeyecek. Çocuklar olgunluğa erdikleri zaman kendileri karar vermeleri gerekir. Topluma değil bireye önem vermek gerekir. Birey istediği gibi düşünsün. Bireye önem ver ki beynin sol/sağ lobu körelmesin. Bireye önem vermezsen ve ona dini ve milli ideolojileri dayatırsan, sol/sağ lobu körelir. Sağlıklı düşünemez. Sonuç Türkiye’deki insanlar gibi olur.

 

SONUÇ:

Endekslere baktığımızda liberalizmin ilkelerini tam uygulayan ülkeler gelişmişler. Ülkelerin gelişmeleri için liberal politikalar uygulanması gerekir. Türkiye’nin gelişmesinin tek yolu: Liberalizm. Dünya’nın en mutlu ülkeleri liberal ülkeleridir. (https://happiness-report.s3.amazonaws.com/2021/WHR+21.pdf)


Yorumlar

  1. liberalizm işi nefs-i emmâreye terk etmek olur. dijital çağda merkezî idare daha etkin ve efektif olabiliyor. iyi bir tedarik zinciri yönetimi ile imalat tek elden kolaylıkla yönetilebilir. tüm üretim araçları kollektif gücün yani vatandaşın elinde olmalı. her birey tüm mülkiyet üzerinde doğuştan bir hak edinmeli. her vatandaş, meslekî becerilerine göre eğitilip, toplum bu bağlamda sosyal sınıflara bölünerek iş bölümü sağlanmalı. temel hak ve özgüükler kapsamında barınma, beslenme, seyahat gibi hakların iktiza ettiği ihtiyaçlar devletçe karşılanmalı. çok çalışmak değil verimli çalışmak önemli olduğundan herkes günün kalanında sanatla, felsefeyle uğraşabilmeli. meslek odaları, birlikler, federasyonlar ve konfederasyonlar şeklinde meslekî/teknik örgütlenmeler kendi temsilcilerini bölgesel idareye ve merkezi idareye seçmeli.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

ZİNA

Nisa/Kadın Suresi 34.ayet (4:34)

Kur'an'da Kurban Kesmek Var Mıdır?