Ölüm ve Sonrası
39:42-ALLAH
ölümü anında nefsi alır; ölmeyenleri de uyku anında… Hakkında ölüm kararı
verdiklerini tutar ve diğerlerini de belli bir süreye kadar salıp gönderir.
Düşünen bir topluluk için bunda dersler ve işaretler vardır.
“Nefis”
kelimesi Arapça dilinde zihin/bilinç/düşünce anlamına gelir.
Yani Rabbimiz, öldüğümüz zaman veya uyku anında
bilincimizi alıyor. Öldüğümüz zaman bilincimiz alındığı için etrafımızdaki
olayları algılayamıyoruz. O yüzden ölü birisi bizi duymaz, duysa bile cevap
veremez.
35:14-Onları çağırsanız sizin çağrınızı işitemezler.
İşitseler bile size cevap veremezler. Diriliş gününde de sizin ortak koşmanızı
inkâr ederler. Her şeyden Haberi Olan gibi kimse sana haber veremez.
Ölüm ve doğum zamanı Allah tarafından belirlenir. Herkes
ölecektir.
3:145-ALLAH'ın izni olmadan hiç kimse ölemez. Ölümün
belirlenmiş bir süresi var. Kim dünya nimetini isterse ona ondan veririz, kim
ahiret nimetini isterse ona da ondan veririz. Şükredenleri ödüllendireceğiz.
35:11-Allah sizi topraktan, sonra bir damlacıktan
yaratmış ve sonra da sizi çiftler halinde üretmiştir. Bir dişinin gebe kalması
ve doğurması ancak O'nun bilgisiyledir. Bir canlının uzun ömürlü olması da
ömrünün kısa tutulması da ancak bir kitapta kayda göredir. Bu, Allah'a
kolaydır.
İnsanların canını almak için ölüm melekleri
görevlendirilmiştir.
32:11-De ki: "Üzerinize görevlendirilen ölüm meleği
canınızı alacak ve sonra Rabbinize döndürüleceksiniz.
6:61-O, kulları üzerinde egemendir ve üzerinize koruyucu
melekler gönderir. Sizden birine ölüm geldiği zaman elçilerimiz(melekler) onun
canını hiç vakit geçirmeden alırlar.
Kafirlerin canı alınırken büyük bir acı duyarlar. Canları
alındığı vakit diriliş gününe kadar uyurlar.
6:93-ALLAH adına yalan uydurandan ve kendisine hiçbir şey
vahyedilmediği halde, "Bana vahyediliyor" diyenden ve " ALLAH'ın
indirdiği gibi ben de indireceğim" diyenden daha zalim kim olabilir! Can
çekişmesi anında zalimleri bir görsen! melekler, ellerini uzatmıştır: "Canınızı
verin! ALLAH hakkında gerçek olmayanı söylemenizden ve onun vahiy ve
işaretlerini (ayat) kibir ve gururla karşılamanızdan dolayı bugün utanç verici
azapla cezalandırılacaksınız."
8:50-İnkar edenlerin canlarını melekler alırken bir
görseydin! Yüzlerine ve arkalarına vuruyorlardı: "Tadın yakıcı
azabı!"
47:27-Melekler canlarını alırken nasıl da yüzlerine ve
sırtlarına vururlar?
Müminler ölürken Melekler selam verirler. Öldüğü
vakit, büyük günah işlemediyse hemen cennete giderler.(42:37-40:40) Cennete girmenin üç şartı var: Allah'a, Ahirete iman ve salih amel. (2:62) Büyük günah işlemediği sürece direk cennete girerler. Sonsuz hayatın başlangıcı.
16:32-İyi durumdayken melekler canlarını almaya
geldiklerinde, "Selam size olsun. Yaptıklarınızın karşılığı olarak bahçeye
giriniz" derler.
36:26-(Ölüm anında) Kendisine, "Cennete gir,"
denir. "Keşke benim halkım bir bilseydi..."
Saatin sonu geldiği zaman, Rabbimin sözü gerçekleşecektir
ve dirilme başlayacaktır. Bizi yaratan Rabbimin, diriltmeye de elbette gücü
yeter. Rabbimiz günlük hayatta verdiği
örneklerle, dirilmenin misalini anlatıyor.
22:7-Ve o an hiçbir kuşkuya yer bırakmadan gelmekte ve
ALLAH mezarlardakileri diriltecektir.
30:50-ALLAH'ın rahmetinin ürünlerine bak; ölümünden sonra
toprağı nasıl da diriltiyor. Bunun gibi ölüleri de diriltecektir. O her şeye
gücü yetendir.
İki ölüm ve iki dirilme vardır.
40:11-Diyecekler ki, "Rabbimiz, bizi iki kez
öldürdün ve iki kez dirilttin. Şimdi günahlarımızı itiraf ettik. Buradan bir
çıkış yolu var mı?"
Buradaki iki ölüm ve iki dirilme olayı şöyledir:
Biz yoktuk/ölüydük. (1.ölüm)
Biz dirildik/var olduk. (1.dirilme)
Biz yeniden öleceğiz. (2.ölüm)
Rabbimiz bizi yeniden diriltecek ve ahiret hayatı
başlayacak. (2.dirilme)
2:28-Allah'ı nasıl inkar edersiniz? Siz ölüler idiniz o
sizi diriltti. Sonra sizi öldürür ve tekrar diriltir ve sonunda ona
döndürülürsünüz.
Din gününde Muhammed peygamberin şefaati şu olacaktır:
25:30-Resul de şöyle der: "Ey Rabbim, benim
toplumum, bu Kur'an'ı terk edilmiş/dışlanmış halde tuttular."
Yukarıdaki ayetti genellikle “halkım Kur’an’ı terk etti”
diye çeviriyorlar ama bu tam doğru değil. Çünkü ayette geçen “ttehazu” kelimesi
“tutmak/almak” anlamına gelir.
Yani Muhammed peygamberin ümmeti, Kur’an’ı tuttular ama
onun hükümlerini hayatlarının dışarısına atarak tuttular. Öyle bir tuttular ki
evin en yüksek yerine astılar. Abdestsiz okumadılar. Öpüp başlarına koydular.
Ancak, Kur’an’ın hükümlerini hayatlarının dışarısına çıkardılar. 25:30 ayetinde
Muhammed peygamberin söylediği de bu. Bu ayet aslında mucizevi bir ayettir.
Kafirler/Müşrikler, din gününde hüsrana uğrayacaktır. Hatta
müşrik olmadıklarını söyleyecektirler. Taptıkları ilahlar onları terk
edecektir. Bekledikleri şefaat olmayacaktır. Kendilerini saptıran kişilere iki
kat azap isteyecekler.
6:23-Onların tek savunması şu olacak: "Rabbimiz
ALLAH'a andolsun ki biz ortak koşmadık."
6:94-"Sizi ilk defa yarattığımız gibi bize tek
olarak geldiniz. Size hayal gibi gösterdiğimiz şeyleri ardınızda bıraktınız.
Sizinle ortak olduklarını ileri sürdüğünüz aracılarınızı (şefaatçılarınızı)
yanınızda görmüyoruz. Aranızdaki bağlar kesilmiştir. İleri sürdükleriniz sizi
terk etmiştir."
7:38-'Sizden önce geçen cin ve insan topluluklarıyla
birlikte ateşe girin,' dedi. Her ne zaman bir topluluk girdiyse bir öncekine
lanet etti. Hepsi oraya vardığında sonrakiler öncekiler için: 'Rabbimiz, bizi
bunlar saptırdı. Bunlara ateşten bir kat daha fazla azap ver,' dediler. 'Hepsi
için iki kat vardır. Ancak bilmezsiniz,' dedi.
33:67-Derler ki, "Rabbimiz, efendilerimize ve
büyüklerimize uyduk; onlar da bizi yoldan saptırdılar."
Sadat kelimesi efendi anlamına gelir. "Hocaefendi hazretleri şöyle buyurdu" değil. "Allah şöyle buyurdu" denmesi gerekir. Hocaefendiye uyarsan, din gününde ona iki kat azap isteyeceksin ve onu lanetleyeceksin. Ahirette pişman olmamak için Allah'ın gönderdiği mesaj olan Kur'an'a uy. 54.surede "Kur'an'ı mesaj için kolaylaştırdık" ayetine kulak ver.
Yorumlar
Yorum Gönder