Reşat Halife'nin Mealine Eleştiriler
Benim bu yazıyı yazma sebebim "Reşatçı" olduğunu söyleyen kişilere Reşat'ın da mealinde hata olduğunu belirtmek içindir. Bu yazı da karşılaştırmak için de başka mealleri de kullanabilirim.
25:51-Dileseydik elbette ki her şehre uyarıcı gönderirdik. (Şahsım)
16:36-Biz her ümmete elçi gönderdik... (Şahsım)
Yukarıdaki iki ayeti Reşat yanlış çevirmiş ve çelişki oluşturmuş.
25:51-If we willed, we could have sent to every community a warner.(Reşat) (Eğer dileseydik her ümmete bir uyarıcı gönderirdik.)
16:36-We have sent a messenger to every community.(Reşat) (Biz her ümmete bir elçi gönderdik.)
Yukarıdaki iki ayette iki farklı kelime kullanıldığı halde Reşat ikisini de aynı anlamda çevirmiş ve çelişki oluşturmuş.
Arapça bilen arkadaşlar için de iki ayetin Arapçası:
25:51-وَلَوْ شِئْنَا لَبَعَثْنَا ف۪ي كُلِّ قَرْيَةٍ نَذ۪يراًۘ
16:36-وَلَقَدْ بَعَثْنَا ف۪ي كُلِّ اُمَّةٍ رَسُولاً
Bu bahsedeceğim ayeti ise sadece Reşat değil Türkçe mealler de yanlış çeviriyor. Reşat'ta bu ayeti çevirirken geleneğin etkisinde kalmış. Arapça bildiği halde bu ayette gerekli özeni göstermemiş.
48:18-Andolsun, Allah, sana o ağacın altında biat ederlerken mü'minlerden razı olmuştur, kalplerinde olanı bilmiş ve böylece üzerlerine 'güven duygusu ve huzur' indirmiştir ve onlara yakın bir fethi sevap (karşılık) olarak vermiştir. (Ali Bulaç)
48:18-GOD is pleased with the believers who pledged allegiance(biat) to you under the tree. He knew what was in their hearts and, consequently, He blessed them with contentment, and rewarded them with an immediate victory.(Reşat)
48:18-Ağacın altında seninle karşılıklı anlaşma yapan müminlerden elbette ki Allah razı oldu. Onların kalplerindekini bildi. Onlara sakinlik indirdi ve onlara çok yakın bir zafer nasip etti. (Şahsım)
Emeviler döneminden itibaren biat kavramı tahrif edildi ve tek taraflı biat oldu. Aslında biat daha doğrusu mübaye iki taraflı bir anlaşmadır. Yani halk, yöneticiye belli başlı sözler verir. Yönetici de halka belli başlı sözler verir. Kısacası toplumsal sözleşmedir.
Ayetin Arapçasında يُبَايِعُونَكَ geçmektedir. Gramere girecek olursak müfaale kalıbının muzari fiili kullanılmış. Arapça da müfaale kalıbı işteş fiildir. Yani bir işin karşılıklı yapıldığını bildirir. Tek taraflı yapılan işler için kullanılmaz. Ben Arapça gramerine sadık kalarak "karşılıklı anlaşma" diye çeviriyorum. Ne Reşat'ta ne de Türkçe meallerde böyle bir hassasiyetleri yok.
36:3-Most assuredly, you (Rashad) are one of the messengers.(Reşat)
Reşat kendi çevirisine kendi ismini eklediği yerler var ben bunu hiç doğru bulmuyorum.
5:38-.The thief, male or female, you shall mark their hands as a punishment for their crime, and to serve as an example from GOD. GOD is Almighty, Most Wise. (Reşat) (Erkek olsun, kadın olsun hırsızın işlediği suçun cezası olarak ve ALLAH katından bir örnek olsun diye ellerini işaretle. ALLAH, Güçlüdür, Hakimdir.)
Yukarıdaki ayeti sadece Reşat değil birçok kişi tahrif ederek anlıyor. Reşat bundan 400-500 yıl önce yaşasaydı bu ayeti ellerini kesin diye çevirecekti ve onun gibi düşünenlerde. 5:38 ayeti tartışmalı bir ayettir ancak tartıştıkları yerler tamamen kendi hevalarından. Bu ayette sorulacak iki soru mevcut:
1-)Ellerini mi keseceğiz?
2-)Bütün kolu mu keseceğiz?
Ayette geçen "yed" kavramı el anlamına geldiği gibi el parmaklarından omza kadar ki yeri yani bütün kol için de kullanılır.
Kısacası böyle bir ayete ellerini işaretle veya güçlerini kes gibi anlamlar vermek gülünç. Hiçbir Arapça dayanakları yok. Hevalarından uyduruyorlar.
5:38-Erkek hırsız ve kadın hırsıza yaptıklarına karşılık olarak Allah'tan ibretlik bir ceza olarak ellerini kesin.
Yorumlar
Yorum Gönder